Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ALAY : Turkish Turkish

çok kalabalık

ALAY : Turkish Turkish

ütünü, hepsi

ALAY : Turkish Turkish

genel olarak üç tabur (süvarilerde dört ya da beş bölük) ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu

ALAY : Turkish Turkish

ses tonu, söz, davranış gibi araçlarla biriyle, bir şeyle eğlenme; onu küçümseme

ALAY ALAY : Turkish Turkish

kalabalık olarak, pek çok

ALAY BEYİ : Turkish Turkish

albay rütbesinde jandarma alay komutanı

ALAY ETMEK : Turkish Turkish

ir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapmak

ALAY GEÇMEK : Turkish Turkish

alay etmek

ALAY MALAY : Turkish Turkish

hep birden, toplu durumda

ALAYA ALMAK : Turkish Turkish

etmek, eğlenmek

ALAYA BOZMAK (VURMAK) : Turkish Turkish

niteliği vermek

ALAYA ÇIKMAK : Turkish Turkish

askeri bir okulda başarı gösteremeyerek kıtaya gönderilmek

ALAYBOZAN : Turkish Turkish

ir çeşit fitilli tüfek, °karabina

ALAYCI : Turkish Turkish

alay etme huyu olan

ALAYCI : Turkish Turkish

alay eden, küçümseyen, alaylı, °müstehzi

ALAYCILIK : Turkish Turkish

alay etmeyi huy edinmiş olma durumu, °istihza

ALAYİŞ : Turkish Turkish

gösteriş, tantana

ALAYİŞLİ : Turkish Turkish

gösterişli, tantanalı, şatafatlı

ALAYLI : Turkish Turkish

erlikten yetişmiş subay

ALAYLI : Turkish Turkish

gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan (kimse), "mektepli" karşıtı

ALAYLI : Turkish Turkish

eğlenceli, küçümseyici, °müstehzi

ALAYLI ALAYLI : Turkish Turkish

ederek

ALAYSI : Turkish Turkish

alaya yakın, ciddi olmayan, alaya benzer: alaysı bir söz

ALAYSILANMA : Turkish Turkish

düşündüğünü alay amacıyla tersine söyleme, °ironi

ALAYSILI : Turkish Turkish

alaysılama özelliği taşıyan, °ironik