Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ALÇAK KABARTMA : Turkish Turkish

yontu sanatında, yüzeyden çıkıntısı az olan kabartma

ALÇAK KAVUŞUM : Turkish Turkish

kavuşumda gezegenin güneşle yer arasında bulunması

ALÇAK SES : Turkish Turkish

hafif ses

ALÇAK SES : Turkish Turkish

kalın ses

ALÇAKÇA : Turkish Turkish

oldukça alçak

ALÇAKÇA : Turkish Turkish

alçak, aşağılık kimseler gibi

ALÇAKGÖNÜLLÜ : Turkish Turkish

aşağı olanları kendisiyle eşit tutan ya da kendi değerini olduğundan aşağı gösteren, (kimse), °mütevazı

ALÇAKGÖNÜLLÜ : Turkish Turkish

azla yetinen, kanaatkâr

ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK : Turkish Turkish

alçakgönüllü olma durumu ya da alçakgönüllüye yakışacak davranış, kanaatkârlık, °tevazu

ALÇAKLAŞMAK : Turkish Turkish

ayağılaşmak

ALÇAKLIK : Turkish Turkish

alçak olma durumu, "yüksek" karşıtı

ALÇAKLIK : Turkish Turkish

alçakça davranış, °şenaat

ALÇALIŞ : Turkish Turkish

aşağılaşma, °mezellet

ALÇALIŞ : Turkish Turkish

havacılıkta inişe geçme, yere yaklaşma

ALÇALMA : Turkish Turkish

alçalmak eylemi, inme

ALÇALMA : Turkish Turkish

oyu kısalma; düzeyi düşme

ALÇALMA : Turkish Turkish

toprağın çöküp oturması

ALÇALMA : Turkish Turkish

kabarma alçalma olayında suların indiği dönem, °cezir

ALÇALMA : Turkish Turkish

düşkünlük, °zül

ALÇALMAK : Turkish Turkish

alçak duruma gelmek, yüksekten aşağı doğru inmek

ALÇALMAK : Turkish Turkish

(ınsan için) değeri azalmak

ALÇALMAK : Turkish Turkish

güç bakımından azalmak

ALÇALTI : Turkish Turkish

küçük düşürme, hor görme, °zillet

ALÇALTICI : Turkish Turkish

küçük düşürücü

ALÇALTMA : Turkish Turkish

daha alt bir düzeye indirme, yüksekliğini azaltma