Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÂLEMİN AĞZI TORBA DEĞİL Kİ BÜZESİN : Turkish Turkish

aşkalarının söyleyeceklerini engelleme olanağı yoktur

ÂLEMŞÜMUL, -LÜ : Turkish Turkish

evrensel, °üniversal

ALENEN : Turkish Turkish

açıktan açığa, göz önünde, herkesin içinde, gizlemeden, açıkça

ALENGİRLİ : Turkish Turkish

karışık, kuşkulu

ALENGİRLİ : Turkish Turkish

gösterişli, fiyakalı

ALENİ : Turkish Turkish

açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan

ALENİLEŞMEK : Turkish Turkish

herkesçe bilinir duruma gelmek

ALENİYET, -Tİ : Turkish Turkish

açık olma durumu, açıklık

ALERJİ : Turkish Turkish

kimi canlıların birtakım yiyeceklere, ilaçlara, toz, koku gibi nesnelere karşı hastalık derecesinde gösterdikleri aşırı tepki

ALERJİ : Turkish Turkish

ir kimseye ya da bir şeye karşı olumsuz yönde duyulan aşırı duyarlık

ALERJİK : Turkish Turkish

alerjiyle ilgili olan

ALERJİK : Turkish Turkish

herhangi bir maddeye ya da kimseye karşı alerjisi olan

ALESSABAH : Turkish Turkish

sabah erkenden

ALESTA : Turkish Turkish

harekete hazır, tetikte

ALESTA BEKLEMEK : Turkish Turkish

hazır durumda beklemek

ALET EDAVAT : Turkish Turkish

aletler

ALET OLMAK : Turkish Turkish

ilerek bir çıkar karşılığı ya da bilmeyerek kötü bir işte aracılık etmek, vasıta olmak

ALET, -Tİ : Turkish Turkish

ir el işini ya da mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne

ALET, -Tİ : Turkish Turkish

ir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç, aygıt

ALET, -Tİ : Turkish Turkish

ir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri

ALET, -Tİ : Turkish Turkish

hoş görülmeyen bir işe yardımcı ya da aracı olmayı kabul eden kimse, maşa

ALETLİ : Turkish Turkish

aletle yapılan, aletle olan

ALEV : Turkish Turkish

yanan maddelerin ya da gazların türlü biçimlerde uzanan ışıklı dili, yalım, yalaz, alaz

ALEV : Turkish Turkish

mızrak uçlarına takılan küçük bayrak, °flama

ALEV ALEV : Turkish Turkish

alevli olarak