Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ANAYASAL : Turkish Turkish

anayasaya dayanan

ANAYASAL : Turkish Turkish

anayasaya uygun

ANAYASAL : Turkish Turkish

anayasaya bağlı iktidar

ANAYERLİ : Turkish Turkish

evlendikten sonra kadının ailesinin bulunduğu yere yerleşen (aile)

ANAYOL : Turkish Turkish

küçük yolların kendisine açıldığı büyük yol, °cadde

ANAYÖN : Turkish Turkish

kuzey, güney, doğu ve batı yönlerinden her biri

ANAYURT : Turkish Turkish

ılk yurt edinilen yer, anavatan

ANBEAN : Turkish Turkish

dakikadan dakikaya, her an: hasta anbean kötüleşiyor

ANCA : Turkish Turkish

ancak

ANCA BERABER KANCA BERABER : Turkish Turkish

ir işte sonuç ne olursa olsun, birbirlerinden ayrılmamaları gerektiğini anlatır

ANCAK : Turkish Turkish

"yalnız, sadece" gibi sınırlama anlatır

ANCAK : Turkish Turkish

"olsa olsa", "en çok", "güçlükle" gibi, bir şeyin daha çoğunun, ilerisinin olmadığını gösterir

ANCAK : Turkish Turkish

"lakin", "ama", "yalnız" gibi bir düşünceye karşıt ikinci bir düşünceyi anlatır

ANCAK : Turkish Turkish

en erken

ANÇÜEZ : Turkish Turkish

genellikle hamsi, kimi zaman çaça, sardalye ya da tirsi balıklarından yapılan tuzlu ve yağlı ezme

ANDAÇ : Turkish Turkish

unutulmaması için gerekli notları yazmaya yarayan takvimli defter, °muhtıra, °ajanda

ANDAÇ : Turkish Turkish

(çoğul durumunda) önemi dolayısıyla akılda tutulan ya da bir yere yazılan olgular, anılar, °hatırat

ANDAÇ : Turkish Turkish

anmalık, °hatıra

ANDAL : Turkish Turkish

ahçe, bağ ve bostanda sulamayı kolaylaştırmak amacıyla toprağın eğilimine göre ayrılmış bölümler, evlek

ANDALLAMAK : Turkish Turkish

tarlayı evleklere ayırmak

ANDANTE : Turkish Turkish

yarı yavaş, adaggio ile andantino arası

ANDANTİNO : Turkish Turkish

andanteden daha canlı, daha hızlı

ANDAVALLI : Turkish Turkish

şaşkın, bön ve görgüsüz (kimse)

ANDEZİT, -Tİ : Turkish Turkish

plajiyoklazlı bir yanardağ kültesi

ANDIK : Turkish Turkish

sırtlan