Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ARAKÇI : Turkish Turkish

hırsız

ARAKESİT, -Tİ : Turkish Turkish

çizgilerin, yüzeylerin, katı cisimlerin birbirleriyle karşılaştıkları ve kesiştikleri yer

ARAKESME : Turkish Turkish

maden ocaklarında mineralleşmiş iki bankı birbirinden ayıran kayaç katmanı

ARAKIYE : Turkish Turkish

dervişlerin giydikleri, tiftikten yapılmış ince külah

ARAKIYE : Turkish Turkish

ir tür küçük zurna

ARAKLAMA : Turkish Turkish

araklamak eylemi, çalma, aşırma

ARAKLAMAK : Turkish Turkish

çalmak, aşırmak

ARAKONAKÇI : Turkish Turkish

asalağın, gelişme evreleri sırasında beslenip barındığı konakçılardan her biri

ARALAMAK : Turkish Turkish

ıki şey arasında açıklık oluşturmak, yarı açmak

ARALAMAK : Turkish Turkish

aralıklı duruma getirmek, seyrekleştirmek

ARALANMAK : Turkish Turkish

iraz açılmak

ARALANMAK : Turkish Turkish

aralıklı duruma gelmek, seyrekleşmek

ARALANMAK : Turkish Turkish

gitmek, uzaklaşmak, yanından ayrılmak

ARALANMAK : Turkish Turkish

seyrelmek

ARALIK : Turkish Turkish

ıki şey arasındaki açıklık, ara, °mesafe

ARALIK : Turkish Turkish

sıra, °vakit

ARALIK : Turkish Turkish

uygun, elverişli durum, °fırsat

ARALIK : Turkish Turkish

evin iki bölümü ya da iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, °koridor

ARALIK : Turkish Turkish

yılın 31 gün süren son ayı, °ilkkânun

ARALIK : Turkish Turkish

ayakyolu

ARALIK : Turkish Turkish

yarı açık, tam kapanmamış

ARALIK : Turkish Turkish

ir sesi bir başka sesten, kalına ya da inceye doğru ayıran uzaklık

ARALIK : Turkish Turkish

toplu beden eğitiminde, art arda dizilenleri ayıran açıklık

ARALIK : Turkish Turkish

portenin koşut çizgileri arasındaki boşluk

ARALIK : Turkish Turkish

notalar arasındaki ses açıklığı