Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ARAZBAR BUSELİK : Turkish Turkish

türk müziğinde bir bileşik makam

ARAZİ : Turkish Turkish

yeryüzü parçası, yerey, yer, toprak, alan

ARAZİ AÇMA : Turkish Turkish

fundalık, koruluk, sazlık yerleri temizleyerek tarıma ya da inşaata elverişli duruma getirme

ARAZİÖLÇÜM : Turkish Turkish

(tapu kadastroda) bir arazinin yüzeyini ölçme işi

ARAZİYE UYMAK : Turkish Turkish

dikkati çekmemeyi başararak işten kaçmak

ARAZİYE UYMAK : Turkish Turkish

topluluğa, ortama, koşullara uyarak çıkarını kollamak

ARBEDE : Turkish Turkish

gürültülü kavga, patırtı, dalaş; silahlı çatışma

ARBİTRAJ : Turkish Turkish

hisse senedi, tahvil, yabancı para gibi değerli kâğıtları daha kârlı görülen başka kâğıtlarla değiştirme işi

ARBİTRAJCI : Turkish Turkish

arbitraj yapan kişi

ARDA : Turkish Turkish

ışaret olarak yere dikilen çubuk

ARDA : Turkish Turkish

maden üzerine kazıma yapmak ve çıkrıkta çevrilen şeyleri yontmak için kullanılan çelik kalem

ARDA : Turkish Turkish

ardıl

ARDAK : Turkish Turkish

ağaçlarda mantarların oluşturduğu bir tür çürüme başlangıcı

ARDI ARASI KESİLMEMEK : Turkish Turkish

aralıksız sürüp gitmek

ARDI ARDINA : Turkish Turkish

irbirlerini kovalayarak, ara vermeden, aralıksız

ARDI KESİLMEK : Turkish Turkish

arkası gelmemek, tükenmek

ARDI SIRA : Turkish Turkish

peşinden, arkasından

ARDIÇ : Turkish Turkish

servigillerden, güzel kokulu, yapraklarını kışın da dökmeyen, yuvarlak kara yemişleri ilaç olarak kullanılan bir ağaççık (juniperus)

ARDIÇ RAKISI : Turkish Turkish

cin

ARDIÇKUŞU, -NU : Turkish Turkish

karatavukgillerden, avrupa ve asya ormanlarında yaşayan, sırtı kahverengi, karnı ak, kuyruğu kara bir kuş türü (turdus pilaris)

ARDIL : Turkish Turkish

irinin ardından gelip onun orununa geçen kimse, "öncel" karşıtı, °halef

ARDIL : Turkish Turkish

ir çıkarımda varılan sonuç

ARDILLIK : Turkish Turkish

ardıl olma durumu

ARDILMAK : Turkish Turkish

irisinin sırtına asılmak

ARDILMAK : Turkish Turkish

uzanmak