Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KOORDİNASYON : Turkish Turkish

eşgüdüm

KOORDİNAT -TI : Turkish Turkish

elirli bir molekül içinde özel bir konuma sahip bir atoma bağlı olan atom ya da atom grubu

KOORDİNATLAR : Turkish Turkish

apsis, kot ve ordinatın ortak adı

KOORDİNE : Turkish Turkish

eşgüdümsel

KOORDİNE ETMEK : Turkish Turkish

eşgüdümlemek

KÖP : Turkish Turkish

kağnıların ön ve arkasına konmuş iki uzun, enli tahta

KOPAL : Turkish Turkish

tropik bölgelerde yetişen, kimi erguvangillerden çıkarılan ve cila yapmakta kullanılan bir çeşit reçine

KOPANAKİ : Turkish Turkish

elle bir çeşit dantel örmek için kullanılan silindir biçimli araç

KOPANAKİ : Turkish Turkish

u araç üstünde örülen bir tür dantel

KOPARILIŞ : Turkish Turkish

koparılmak eylemi ya da biçimi

KOPARILMA : Turkish Turkish

koparılmak eylemi

KOPARILMAK : Turkish Turkish

koparmak eylemi yapılmak

KOPARIP ATMAK 1) : Turkish Turkish

koparmak

KOPARIP ATMAK 1) : Turkish Turkish

ilgisini kesmek, önem vermemek

KOPARIŞ : Turkish Turkish

koparmak eylemi ya da biçimi

KOPARMA : Turkish Turkish

koparmak eylemi

KOPARMA : Turkish Turkish

çömelik bir durumda, ayakları oynatmadan, halteri göğüs hizasına kaldırdıktan sonra ayakları açarak kalkma

KOPARMAK : Turkish Turkish

kopmasını sağlamak, kopmasına yol açmak

KOPARMAK : Turkish Turkish

ir bütünden çekerek ayırmak; daldan, ağaçtan alıp toplamak

KOPARMAK : Turkish Turkish

güçlükle elde etmek

KOPARMAK : Turkish Turkish

irden ve güçlü bir biçimde başlamak ya da başlatmak

KOPARMAK : Turkish Turkish

(birinden) zorlamayla ya da ustalıkla bir şey almak

KOPARMAK : Turkish Turkish

ir ilişkiyi kesmek, bitirmek

KOPARMAK : Turkish Turkish

irlikte koşan yarışçıyı üstün bir çabayla hızlanıp geçmek

KOPARTMA : Turkish Turkish

kopartmak eylemi