Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KORUMALIK : Turkish Turkish

yeni dikilmiş ya da yetiştirilmekte olan ağaçları korumak için gövdelerini kavrayacak biçimde yapılan demir ya da tahta parmaklık

KORUMASIZ : Turkish Turkish

koruması olmayan

KORUN : Turkish Turkish

üstderinin en dış tabakası

KÖRÜN İSTEDİĞİ BİR GÖZ ALLAH VERDİ İKİ GÖZ : Turkish Turkish

istenilen şey fazlasıyla elde edildi

KÖRÜN TAŞI : Turkish Turkish

astlantı sonucu birine zarar veren, hesapta olmayan iş

KORUNAK : Turkish Turkish

korunmak için yapılmış yer; sığınılan, saklanılan yapı, mağara gibi yer

KORUNAKLI : Turkish Turkish

doğal bir biçimde korunan, °muhafazalı

KORUNAKSIZ : Turkish Turkish

doğal koruması olmayan, °muhafazasız

KORUNCAK : Turkish Turkish

ıçinde bir şey saklanan kap ya da yer, °mahfaza

KORUNDOKUSU, -NU : Turkish Turkish

korun tabakasını ve bu tabakanın değişimiyle oluşan tırnak, boynuz vb.'yi yapan doku

KORUNGA : Turkish Turkish

ir tür yaban yoncası, tirfil

KORUNGALIK : Turkish Turkish

tirfil çayırı

KORUNMA : Turkish Turkish

korunmak eylemi, ya da yöntemi

KORUNMAK : Turkish Turkish

kendini korumak, sığınmak, sakınmak: salgın hastalıktan korunmak için türlü yollara başvurdular

KORUNMAK : Turkish Turkish

korumak eylemine konu olmak

KORUNMAK : Turkish Turkish

gebeliği önlemek amacıyla doğum kontrolü uygulamak: gebelikten korunmak

KORUNMAK : Turkish Turkish

güvenlik altına alınmak

KÖRÜNÜ KIRMAK : Turkish Turkish

hevesini almak

KÖRÜNÜ ÖLDÜRMEK : Turkish Turkish

gururunu kırmak, güçsüzlüğünü kabul etmek

KORUNUM : Turkish Turkish

korunmak eylemi, °muhafaza

KORUNUŞ : Turkish Turkish

korunmak eylemi ya da biçimi

KORUYUCU : Turkish Turkish

korumak eylemini yapan, koruyan

KORUYUCU : Turkish Turkish

korumak eylemini yapan, gözetici, °hami

KORUYUCU : Turkish Turkish

koruyan kimse, °muhafız

KORUYUCU : Turkish Turkish

asalağı dış ortamda yok eden, onun konakçıya ulaşmasına engel olan (ilaç ya da işlem)