Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KOŞUTLUK : Turkish Turkish

(olay, düşünce vb. için) aralarında benzerlik bulunması durumu

KOT : Turkish Turkish

giysi yapılan bir tür pamuklu kumaş

KOT : Turkish Turkish

u kumaştan yapılan (giysi)

KOT : Turkish Turkish

ir çizimde boyutu gösteren rakam ya da bir düzlem üzerindeki iki noktanın yüzeyleri arasındaki düzey farkı

KOTA : Turkish Turkish

kontenjan sisteminde ithal edilecek malların çeşitlerini ve çeşit oranlarını ya da miktarlarını gösteren liste

KOTA : Turkish Turkish

kimi ülkelerde, sinemalarda belirli bir süre oynatılması zorunlu olan yerli film sayısının yabancı filmlere oranı

KOTA : Turkish Turkish

elli bir toplumsal, ekonomik topluluğa, gruba tanınan kontenjan

KOTA : Turkish Turkish

manda yavrusu, malak

KOTALAMAK : Turkish Turkish

dışalım yoluyla yurda getirilecek malların çeşitlerini, miktarlarını listede göstermek

KOTALAMAK : Turkish Turkish

manda doğurmak, yavrulamak

KOTAN : Turkish Turkish

pulluk, büyük saban

KOTARILMA : Turkish Turkish

kotarılmak eylemi

KOTARILMAK : Turkish Turkish

kotarmak eylemi yapılmak

KOTARMA : Turkish Turkish

kotarmak eylemi

KOTARMAK : Turkish Turkish

pişen yemeği başka kaba boşaltmak

KOTARMAK : Turkish Turkish

ir işi tamamlamak, bitirmek, halletmek

KÖTEK : Turkish Turkish

aston, sopa

KÖTEK : Turkish Turkish

sopayla atılan dayak

KÖTEK ATMAK : Turkish Turkish

dövmek, dayak atmak

KÖTEK YEMEK : Turkish Turkish

dövülmek, dayak yemek

KÖTEN : Turkish Turkish

üyük saban, pulluk

KOTLET, -Tİ : Turkish Turkish

pirzola

KOTLETPANE : Turkish Turkish

galeta ununa bulanarak yağda kızartılmış pirzola

KOTON : Turkish Turkish

pamuktan yapılmış olan (kumaş vb.)

KOTONPERLE : Turkish Turkish

ıbrişim gibi parlak ve kalınca, bir cins pamuk iplik