Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KOYUN KAVAL DİNLER GİBİ DİNLEMEK : Turkish Turkish

hiçbir şey anlamadan dinlemek

KOYUN KOYUNA : Turkish Turkish

(yatmakta iken) birbirine sarılmış bir durumda

KOYUN KOYUNA : Turkish Turkish

iç içe

KOYUN, -YNU : Turkish Turkish

göğüsle giysi arası

KOYUN, -YNU : Turkish Turkish

(yatmakta iken) kollar arası, kucak

KOYUN, -YNU : Turkish Turkish

koruyucu, şefkatli çevre

KOYUNCU : Turkish Turkish

koyun besleyen ya da alıp satan kimse

KOYUNCULUK : Turkish Turkish

koyun besleme ya da alıp satma işi

KOYUNGÖZÜ, -NÜ : Turkish Turkish

ileşikgillerden, beyaz ve iri bir papatya türü (matricaria parthenium)

KOYUNKIRAN : Turkish Turkish

ılaç yapımında kullanılan bitki, kılıçotu

KOYUNTU : Turkish Turkish

sıkıntı, üzüntü, keder

KOYUNUN BULUNMADIĞI YERDE KEÇİYE ABDURRAHMAN ÇELEBİ DERLER : Turkish Turkish

istenilen nitelikteki şey bulunamayınca onun daha düşük nitelikte olanına da razı olunur

KOYUT : Turkish Turkish

konut (ii)

KOYUVERMEK, KOYVERMEK : Turkish Turkish

salmak, serbest bırakmak

KOYUVERMEK, KOYVERMEK : Turkish Turkish

oluruna bırakmak

KOZ : Turkish Turkish

ceviz

KOZ : Turkish Turkish

ıskambil oyuniarında diğer kâğıtları alabilen, onlara üstün tutulan belirli renk ve imdeki kâğıt

KOZ : Turkish Turkish

aşarı fırsatı olan elverişli durum, saldırış ve savunma fırsatı

KÖZ : Turkish Turkish

küçük kor parçası

KOZ KIRMAK : Turkish Turkish

oyunda elindeki kozlardan birini kullanmak

KOZ VERMEK : Turkish Turkish

olanak tanımak, elverişli durum sağlamak

KOZA : Turkish Turkish

ıçinde tohum ya da krizalit bulunan koruncak

KOZACI : Turkish Turkish

ıpek kozası alıp satan kimse

KOZACILIK : Turkish Turkish

koza işleme işi

KOZACILIK : Turkish Turkish

ıpek kozası alıp satma işi