Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KUKLA HÜKÜMET : Turkish Turkish

ir ülkede, yabancı bir devlet tarafından, kendi amaçlarını gerçekleştirmek için kurulmuş sözde hükümet

KUKLACI : Turkish Turkish

kukla oynatan kimse

KUKLACILIK : Turkish Turkish

kukla oynatma ya da yapıp satma işi

KUKLALIK : Turkish Turkish

aşkasının istemine göre davranma

KÜKRE : Turkish Turkish

öfke ya da kösnü yüzünden saldırıcı bir durum alan (hayvan)

KÜKREME : Turkish Turkish

kükremek eylemi

KÜKREMEK : Turkish Turkish

(aslan) bağırmak

KÜKREMEK : Turkish Turkish

coşmak, taşkınlık göstermek

KÜKREMEK : Turkish Turkish

(deniz, nehir için) kabarmak, taşmak

KÜKREMEK : Turkish Turkish

kızgınlık ve öfkeyle yüksek sesle bağırmak

KÜKREMEK : Turkish Turkish

coşkuyla saldırmak

KÜKREMEK : Turkish Turkish

mayalanıp kabarmak

KÜKREMEK : Turkish Turkish

gür bir biçimde yetişmek

KUKU : Turkish Turkish

guguk

KUKUÇ : Turkish Turkish

şeftali, kayısı gibi meyvelerin çekirdeklerinin sert kabuğu

KUKULETA : Turkish Turkish

yağmur, soğuk gibi dış etkilere karşı başa geçirilen, giysiye dikili ya da ayrı olarak kullanılan başlık

KUKULETALI : Turkish Turkish

kukuletası olan

KUKULETASIZ : Turkish Turkish

kukuletası olmayan

KUKUMAV : Turkish Turkish

aykuşgillerden, avrupa, asya ve kuzey afrika'da yaşayan bir kuş (athene noctua)

KUKUMAV GİBİ : Turkish Turkish

tek başına, kimsesiz

KUKUMAV GİBİ DÜŞÜNÜP DURMAK : Turkish Turkish

çok üzüntülü bir durumda düşünmek

KÜKÜRT : Turkish Turkish

atom numarası 16, atom ağırlığı
06 olan, doğada arı ya da başka cisimlerle bileşik olarak bulunan, sarı renkli, 113 °c'de ergiyen ve 444 °c'de kaynayan element, °sülf, simgesi s

KÜKÜRTATAR : Turkish Turkish

kükürtlü buhar çıkaran ve üzerinde kükürt biriken alan

KÜKÜRTÇİÇEĞİ, -Nİ : Turkish Turkish

kükürt buharının birdenbire soğutulmasıyla elde edilen kükürt

KÜKÜRTLEME : Turkish Turkish

kükürtlemek eylemi