Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KÜLLİYAT, -TI : Turkish Turkish

ir yazarın bütün yapıtlarını içeren dizi

KÜLLİYE : Turkish Turkish

ir caminin çevresinde camiyle birlikte kurulmuş medrese, imaret, sebil, kitaplık, hastane gibi çeşitli yapıların tümü

KÜLLİYEN : Turkish Turkish

ütünüyle, tamamıyla, °tamamen

KÜLLİYET, -Tİ : Turkish Turkish

ütünlük, tümlük

KÜLLİYET, -Tİ : Turkish Turkish

çokluk, bolluk

KÜLLİYETLİ : Turkish Turkish

pek çok, bir hayli

KÜLLÜ : Turkish Turkish

ıçinde ya da üzerinde kül bulunan

KÜLLÜ SU : Turkish Turkish

içinde kül eritilip süzülerek elde edilen su

KULLUK : Turkish Turkish

kul olma durumu, kölelik

KULLUK : Turkish Turkish

kulun yaptığı iş

KULLUK : Turkish Turkish

kamu düzenini korumakla görevli daire, karakol

KÜLLÜK : Turkish Turkish

kül ve süprüntü atılan yer

KÜLLÜK : Turkish Turkish

sigara tablası

KÜLLÜK : Turkish Turkish

kazan ve sobada küllerin döküldüğü yer

KULLUK ETMEK : Turkish Turkish

kul olmak

KULLUK KÖLELİK : Turkish Turkish

irinin buyruklarına boyun eğerek yaşama durumu

KULLUKÇU : Turkish Turkish

kullukta görevli yeniçeri

KULOĞLANI : Turkish Turkish

vergi toplayan belediye tahsildarı

KULOĞLU : Turkish Turkish

ölen evli yeniçerilerin, babaları gibi, ocakta askerlik yapan çocukları

KÜLOT PANTOLON : Turkish Turkish

külot

KÜLOT, -TU : Turkish Turkish

kısa, beli lastikli iç çamaşırı, don

KÜLOT, -TU : Turkish Turkish

daha çok binicilerin giydikleri, paçası dar, üst bölümü geniş pantolon

KULP TAKMAK : Turkish Turkish

ir kimseyi, bir şeyi kusurlu göstermek için bahane bulmak

KULP, -PU : Turkish Turkish

kapların, sap gibi halka biçiminde olan tutulacak yeri

KULP, -PU : Turkish Turkish

uydurma neden, °bahane