Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KUMUL : Turkish Turkish

çöllerde ya da deniz kıyılarında rüzgârların yığdığı kum tepesi

KÜMÜLTÜ : Turkish Turkish

kırlarda, ormanlarda eğreti olarak yapılmış bekçi ya da avcı kulübesi

KÜMÜLÜS : Turkish Turkish

kümebulut

KÜNCÜ : Turkish Turkish

susam (taneleri)

KUNDA : Turkish Turkish

ir çeşit büyük ve ağılı örümcek

KUNDAK : Turkish Turkish

yeni doğmuş çocuğu ilk aylarda sıkıca sarıp sarmalamaya yarayan geniş bez

KUNDAK : Turkish Turkish

kundağa sarılmış bebek

KUNDAK : Turkish Turkish

yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb

KUNDAK : Turkish Turkish

saçları yemeninin içine alıp bağlama

KUNDAK : Turkish Turkish

tüfek gibi kimi ateşli silahlarda bunları çeşitli yönlere çevirmeye yarayan, namlunun altında bulunan ağaç ya da metal bölüm

KUNDAK : Turkish Turkish

ara bozma, fitne, fesat

KUNDAK SOKMAK ( YA DA KOYMAK) : Turkish Turkish

yangın çıkarmak için bir yere tutuşmuş yağlı bez parçası koymak

KUNDAK SOKMAK ( YA DA KOYMAK) : Turkish Turkish

ara bozacak bir söz söylemek ya da böyle bir davranışta bulunmak

KUNDAKÇI : Turkish Turkish

yangın çıkarmak için kundak koyan kimse

KUNDAKÇI : Turkish Turkish

tüfek kundakları yapan kimse

KUNDAKÇI : Turkish Turkish

arabozucu

KUNDAKÇILIK : Turkish Turkish

yangın çıkarmak için kundak koyma işi

KUNDAKÇILIK : Turkish Turkish

arabozuculuk

KUNDAKLAMA : Turkish Turkish

kundaklamak eylemi

KUNDAKLAMAK : Turkish Turkish

ebeği kundağa sarmak

KUNDAKLAMAK : Turkish Turkish

(bir yeri) kundakla yakmak

KUNDAKLAMAK : Turkish Turkish

saçları yemeninin içine toplayarak bağlamak

KUNDAKLAMAK : Turkish Turkish

tüfek namlusunu kundağa bağlamak

KUNDAKLAMAK : Turkish Turkish

ara bozmak

KUNDAKLANMA : Turkish Turkish

kundaklanmak eylemi