Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KUNDAKLANMAK : Turkish Turkish

kundaklamak eylemi yapılmak ya da kundaklamak eylemine konu olmak

KUNDAKLI : Turkish Turkish

kundağı olan, kundağa sarılmış olan

KÜNDE : Turkish Turkish

suçluların ayağına bağlanan demir halka, köstek

KÜNDE : Turkish Turkish

güreşçinin, hasmını altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan geçirerek kilitlemesi

KÜNDE : Turkish Turkish

düzen, tuzak, oyun, °hile

KÜNDEDEN ATMAK : Turkish Turkish

aldatarak tuzağa düşürmek

KÜNDEYE GELMEK : Turkish Turkish

aldanmak, tuzağa düşmek

KUNDURA : Turkish Turkish

kaba işlenmiş, bağsız, konçsuz ayakkabı

KUNDURACI : Turkish Turkish

kundura yapan ya da satan kimse

KUNDURACILIK : Turkish Turkish

kunduracının işi

KUNDUZ : Turkish Turkish

kemirgenlerden, kuyruğu geniş ve yassı, art ayak parmaklarının arası perdeli, ağaçları kemirerek beslenen, su kıyılarında yaşayan, yuvalar ve su setleri kuran, postu değerli bir hayvan (castor fiber)

KÜNEFE : Turkish Turkish

sıcak yenilen bir çeşit telkadayıfı

KÜNEY : Turkish Turkish

güneşe bakan yan, güney, "güzey" karşıtı

KÜNGE : Turkish Turkish

çöp, toz, süprüntü

KUNGFU : Turkish Turkish

kendini savunma temeline dayalı, karateye benzeyen çin kökenli spor

KÜNGÜLDEMEK, KÜNGÜRDEMEK : Turkish Turkish

uyuklamak

KÜNGÜLDEMEK, KÜNGÜRDEMEK : Turkish Turkish

elden ayaktan düşmek

KÜNH : Turkish Turkish

öz, kök, içyüz

KÜNK, -GÜ : Turkish Turkish

pişmiş toprak ya da çimentodan yapılmış kalın su borusu

KUNT, -TU : Turkish Turkish

ağır, kalın, dayanıklı ve sağlam

KÜNYE : Turkish Turkish

ir kimsenin adı, soyadı, ülkesi, doğumu, mesleği gibi özelliklerini gösteren kayıt

KÜNYE : Turkish Turkish

u özelliklerin yazılı olduğu bilezik, kolye gibi metalden eşya

KÜNYESİ BOZUK : Turkish Turkish

kötü durumları görülmüş olan

KUP : Turkish Turkish

giysi kesimi, kesimle verilen biçim

KÜP : Turkish Turkish

irbirine eşit karelerden oluşan altıyüzlü dikdörtgen, °mikâp