Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KURABİYE : Turkish Turkish

un, yağ ya da badem, fıstık gibi şeylerle yapılan, şekerli küçük çörek

KURABİYE GİBİ : Turkish Turkish

çok gevrek, ağızda dağılıveren (yiyecek)

KURABİYECİ : Turkish Turkish

kurabiye yapan ya da satan kimse

KURACI : Turkish Turkish

askere alınacak gençlerin belli olması için onlara kura çektiren subay

KURADA : Turkish Turkish

ışe yaramaz, yıpranmış, eskimiş, bozulmuş (eşya)

KURAK : Turkish Turkish

(hava. mevsim, yıl için) yağışsız

KURAK : Turkish Turkish

(toprak için) nem tutmayan, çabuk kuruyuveren, çorak

KURAKÇIL : Turkish Turkish

(bitki için) kurak yerde yetişen, kurak yerden hoşlanan

KURAKLIK : Turkish Turkish

kurak olma durumu, kurak hava, yağışsızlık

KURAL : Turkish Turkish

ir sanata, bir bilime temel olan, yön veren ilke, °kaide

KURAL : Turkish Turkish

davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke

KURALA AYKIRILIK : Turkish Turkish

dil kurallarına aykırı olarak sözcük kullanma, °kıyasa muhalefet

KURALCI : Turkish Turkish

kurala, kurallara bağlı olan, kaideci

KURALCILIK : Turkish Turkish

kuralcı olma durumu

KURALDIŞI : Turkish Turkish

kurala uymayan, kurala aykırı olan, ayrık, °müstesna, °şaz

KURALLAŞMA : Turkish Turkish

kurallaşmak eylemi

KURALLAŞMAK : Turkish Turkish

kural durumuna gelmek

KURALLAŞTIRMA : Turkish Turkish

kurallaştırmak eylemi

KURALLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

kural durumuna getirmek

KURALLI : Turkish Turkish

kuralı olan, kurala uygun olan, kaideli, °kıyasi

KURALSIZ : Turkish Turkish

kuralı olmayan, kurala uygun olmayan, kaidesiz, °gayri kıyasi

KURAM : Turkish Turkish

uygulamalardan bağımsız olarak ele alınan soyut bilgi

KURAM : Turkish Turkish

elirli bir konuda düşüncelerin, görüşlerin tümü

KURAM : Turkish Turkish

sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar bütünü, °nazariye, °teori

KURAM : Turkish Turkish

uygulamadan kopuk, soyut kalan bilgi