Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KURU : Turkish Turkish

katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek)

KURU : Turkish Turkish

etkisi ve sonucu olmayan

KURU : Turkish Turkish

kimi deyimlerde "yoksunluk, yoksulluk, yalnızlık" bildirir

KURU : Turkish Turkish

heyecanı, tadı olmayan, tekdüze

KURU : Turkish Turkish

akıcı olmayan; duygudan yoksun

KURU : Turkish Turkish

kuru olan şey

KURU BAŞINA KALMAK : Turkish Turkish

yaşamında ya da yanında kimsesi kalmamak

KURU ÇEŞME : Turkish Turkish

suyu çekilmiş çeşme

KURU DUVAR : Turkish Turkish

taşların arasına harç konulmadan örülen duvar

KURU EKMEK : Turkish Turkish

katıksız ekmek

KURU FİLTRE : Turkish Turkish

hava içindeki kirleri, bezden torbalar yardımıyla ayıran süzgeç

KURU GÜRÜLTÜ : Turkish Turkish

gereksiz, önemsiz, sonu alınamayacak söz ya da davranış

KURU GÜRÜLTÜYE PABUÇ BIRAKMAMAK : Turkish Turkish

ir durum karşısında telaşsız, korkusuz, dilediğince davranmak

KURU HASIR ( YA DA KİLİM) ÜSTÜNDE KALMAK : Turkish Turkish

aç, parasız, evsiz kalmak

KURU HAVA : Turkish Turkish

nemi çok az olan hava

KURU İFTİRA : Turkish Turkish

gerçekle hiçbir ilişiği, hiçbir dayanağı olmayan iftira

KURU KALABALIK : Turkish Turkish

hiçbir işe yaramayan insan topluluğu

KURU KALABALIK : Turkish Turkish

hiçbir işe yaramayan, kırık dökük eşya

KURU KEMİK : Turkish Turkish

çok zayıf kimse

KURU KÖFTE : Turkish Turkish

kıyma ve ekmek içiyle yapılıp tavada kızartılan köfte

KURU KURUYA : Turkish Turkish

oşuna, yararsız yere

KURU KUYU : Turkish Turkish

pissuyun toprak altına sızdırılmasında kullanılan, duvarları harçsız kuyu

KURU MEYVE : Turkish Turkish

yaş meyvenin kurutulmuşu

KURU MEYVE : Turkish Turkish

olgunlaşınca dış kabuğu kuruyan meyve

KURU ÖKSÜRÜK : Turkish Turkish

algam çıkarılmayan öksürük