Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KUŞAK : Turkish Turkish

yaklaşık olarak yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, °nesil, °batın

KUŞAK : Turkish Turkish

yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın koşullarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, yazgıları yaşamış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu

KUŞAK : Turkish Turkish

ir küre yüzeyi, paralel iki düzlemle kesildiğinde iki kesitin arasında kalan bölüm

KUŞAK : Turkish Turkish

yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri

KUŞAK : Turkish Turkish

yeryüzünde ya da herhangi bir gökcisminde belli koşulları sağlayan bölge

KUŞAK : Turkish Turkish

henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler

KUŞAKLAMA : Turkish Turkish

kuşaklamak eylemi ya da biçimi

KUŞAKLAMA : Turkish Turkish

destek amaçlı, kuşak durumunda olan

KUŞAKLAMAK : Turkish Turkish

kuşaklarla sağlamlaştırmak, çevresine kuşak geçirmek

KUŞAKLAMAK : Turkish Turkish

ıncelenen bir araziyi belirlenmiş ölçülere göre eşyapılı parçalara bölmek

KUŞAKLANMA : Turkish Turkish

kuşaklanmak eylemi

KUŞAKLANMAK : Turkish Turkish

kuşak bağlanmak

KUŞAKLANMAK : Turkish Turkish

yeni kuşaklara bölmek

KUŞAKSAL : Turkish Turkish

kuşakla ilgili

KUŞAKTAŞ : Turkish Turkish

aynı kuşaktan olanlardan her biri

KUŞAKTAŞLIK : Turkish Turkish

aynı kuşaktan olma durumu

KUŞANILMAK : Turkish Turkish

kuşanmak eylemi yapılmak

KUŞANMA : Turkish Turkish

kuşanmak eylemi

KUŞANMAK : Turkish Turkish

eline kuşak, kılıç, kemer gibi şeyler bağlamak

KUŞANTI : Turkish Turkish

giyecek, kuşanacak şey

KÜŞAT : Turkish Turkish

açma, açılış

KÜŞAT : Turkish Turkish

güzellik, hoşluk

KÜŞAT : Turkish Turkish

tavlada bir çeşit oyun

KUŞATILMA : Turkish Turkish

kuşatılmak eylemi

KUŞATILMAK : Turkish Turkish

(nsz) kuşatmak eylemi yapılmak, çevresi sarılmak