Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ASTSUBAY KIDEMLİ ÜSTÇAVUŞ : Turkish Turkish

astsubaylığın dördüncü basamağı

ASTSUBAY ÜSTÇAVUŞ : Turkish Turkish

astsubaylığın üçüncü basamağı

ASTSUBAYLIK : Turkish Turkish

astsubay olma durumu ya da astsubayın görevi

ASUDE : Turkish Turkish

sessiz, dingin, °sakin

AŞÜFTE : Turkish Turkish

oynak, açık saçık kadın, °kokot

AŞÜFTELİK : Turkish Turkish

aşüfte olma durumu

ASUMAN : Turkish Turkish

gök, gökyüzü

ASURCA : Turkish Turkish

asur dili

AŞURE : Turkish Turkish

uğday, nohut gibi taneleri, kuruyemişleri şekerle kaynatarak yapılan bir tür tatlı

AŞURE AYI : Turkish Turkish

toplumsal bir gelenek olarak aşure pişirip konu komşuya dağıtıldığı ay, muharrem ayı

AŞURELİK : Turkish Turkish

aşure yapmakta kullanılan

ASYALI : Turkish Turkish

asya'da yaşayan kimse

ASYALI : Turkish Turkish

asya'ya özgü olan

AT : Turkish Turkish

astatin'in simgesi

AT BAŞI (BERABER) GİTMEK : Turkish Turkish

eşit durumda olmak

AT ÇALINDIKTAN SONRA AHIRIN KAPISINI KAPAMAK : Turkish Turkish

iş işten geçtikten sonra önlem almaya kalkmak

AT CAMBAZI : Turkish Turkish

sirklerde at üstünde oyunlar gösteren cambaz

AT CAMBAZI : Turkish Turkish

at tellalı, at alıp satan kimse

AT DONU : Turkish Turkish

atın tüyünün rengi

AT GİBİ : Turkish Turkish

vücudu iriyarı olan (kadın)

AT GİBİ KOŞTURMAK : Turkish Turkish

çok yorulmak

AT GÖZLÜĞÜ : Turkish Turkish

atların çevreden ürkmemeleri için gözlerinin iki yanına takılan siper

AT GÖZLÜĞÜYLE BAKMAK : Turkish Turkish

olayları dar açıdan değerlendirmek

AT HIRSIZI GİBİ : Turkish Turkish

kılık kıyafeti ve tutumu güven vermeyen adam

AT İZİ İT İZİNE KARIŞMAK : Turkish Turkish

iyiyi kötüden ayıramayacak durumda bir karışıklık ortaya çıkmak