Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
AZ GÜNÜN ADAMI OLMAMAK : Turkish Turkish

çok yaşamış, çok görmüş bulunmak

AZ KALDI ( YA DA AZ KALSIN) : Turkish Turkish

ir işin olması, gerçekleşmesi, bitmesi çok yakınken, olmadığını anlatır

AZ TAMAH ÇOK ZİYAN GETİRİR : Turkish Turkish

hırslı ve pinti insan her zaman zararlı çıkar

AZA : Turkish Turkish

organlar, vücut parçaları, örgenler

AZA : Turkish Turkish

vücut parçası, örgen, °organ

AZA ÇOĞA BAKMAMAK : Turkish Turkish

olanla yetinmek

AZA SORMUŞLAR NEREYE, ÇOĞUN YANINA DEMİŞ : Turkish Turkish

küçük kazançların bile hep varlıklı kimselere düştüğü kanısını belirtir

AZADE : Turkish Turkish

aşıboş, özgür, hür, erkin, °serbest

AZADE : Turkish Turkish

aşıboş, özgür, hür, erkin, serbest olarak

AZADELİK : Turkish Turkish

azade olma durumu, özgürlük, başıboşluk, serbestlik

AZALMA : Turkish Turkish

azalmak eylemi, eksilme, °tenakus

AZALMAK : Turkish Turkish

az denecek bir niceliğe inmek ya da eskisinden az bir duruma gelmek, eksilmek

AZALMAK : Turkish Turkish

etkisini yitirmek, hafiflemek

AZALTICI : Turkish Turkish

işığı azaltan aygıt (düzen)

AZALTIM : Turkish Turkish

ir büyüklüğün ya da değişkenin, bir çevrimin her adımında yitirdiği nicelik

AZALTMAK : Turkish Turkish

az denecek bir niceliğe indirmek ya da eskisinden az bir duruma getirmek, kırmak

AZALTMAK : Turkish Turkish

etkisini yitirmesine neden olmak, hafifletmek

AZAMET SATMAK : Turkish Turkish

çalım satmak, böbürlenmek

AZAMET, -Tİ : Turkish Turkish

ululuk

AZAMET, -Tİ : Turkish Turkish

gurur, onur, °kibir

AZAMET, -Tİ : Turkish Turkish

görkem, gösteriş, °heybet

AZAMET, -Tİ : Turkish Turkish

debdebe, °saltanat, °şatafat

AZAMET, -Tİ : Turkish Turkish

çalım, kurum, °tekebbür

AZAMETLİ : Turkish Turkish

ulu