Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
BACAKKIRAN : Turkish Turkish

nemli yerlerde yetişen, yeşilimsi sarı çiçekli, otsu bitki

BACAKLARI KOPMAK : Turkish Turkish

çok yorulmak

BACAKLARI TUTMAMAK : Turkish Turkish

ayaklarının üzerine basıp yürüyemeyecek duruma gelmek

BACAKLI : Turkish Turkish

acağı olan

BACAKLI : Turkish Turkish

acakları uzun olan, uzun boylu

BACAKLI : Turkish Turkish

felemenk altınına verilen ad

BACAKLI ÇORBA : Turkish Turkish

erişteyle yapılmış mercimek çorbası

BACAKLI YAZI : Turkish Turkish

iri ve okunaklı yazı

BACAKLIK : Turkish Turkish

deriden yapılmış içi keçe kaplı kriket, hokey oyuncularının kullandıkları bacağın üstünü korumaya yarayan tozluk

BACAKSIZ : Turkish Turkish

acağı olmayan

BACAKSIZ : Turkish Turkish

acakları kısa olan, kısa boylu, bodur

BACAKSIZ : Turkish Turkish

yaşından büyük işlere kalkışan çocuklar için söylenir

BACANAK : Turkish Turkish

karıları kardeş olan erkeklerin her biri

BACASI TÜTMEK : Turkish Turkish

(aile için) yaşaması sürüp gitmek

BACASI TÜTMEZ OLMAK : Turkish Turkish

ailesi dağılmak ya da işi bozulmak

BAÇÇI : Turkish Turkish

aç alan kimse

BACI : Turkish Turkish

üyük kız kardeş, abla

BACI : Turkish Turkish

kız kardeş

BACI : Turkish Turkish

ir evde uzun zaman çalışmış yaşlı kadınlara (daha çok yaşlı zenci kadınlara)verilen san

BACI : Turkish Turkish

tarikat şeyhlerinin karısı

BACILIK : Turkish Turkish

kardeş yerine tutulan yakın arkadaş

BADANA : Turkish Turkish

duvarları boyamak için kullanılan sulandırılmış kireç ya da plastik boya

BADANA ETMEK ( YA DA BADANA VURMAK) : Turkish Turkish

adanalamak

BADANACI : Turkish Turkish

uğraşı badana yapmak olan kimse

BADANACILIK : Turkish Turkish

adanacının yaptığı iş