Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
BAKALİT, -Tİ : Turkish Turkish

formaldehit ile bir fenolün yoğunlaşması sonucu elde edilen yapay reçine

BAKALİT, -Tİ : Turkish Turkish

u maddeden yapılmış

BAKALORYA : Turkish Turkish

eskiden üniversite ve yüksekokullara girebilmek için, lise öğreniminden sonra verilen olgunluk sınavı

BAKAM : Turkish Turkish

aklagillerden, odunundan kırmızı boya çıkarılan bir ağaç, bakkam (haemapoxylon campechianum)

BAKAN : Turkish Turkish

akmak eylemini yapan (kimse)

BAKAN : Turkish Turkish

yönü bir yere doğru olan

BAKAN : Turkish Turkish

dönük, çalan, benzeyen

BAKAN : Turkish Turkish

hükümet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, °nazır, °vekil

BAKANAK : Turkish Turkish

gevişgetiren hayvanların ayaklarının arkasındaki körelmiş tırnaklar, kemik çıkıntıları

BAKANLAR KURULU : Turkish Turkish

aşbakan ve bakanlardan oluşan kurul, °hükümet

BAKANLIK : Turkish Turkish

akan olanın durumu ve görevi, vekillik

BAKANLIK : Turkish Turkish

akanın yönetimi altındaki örgütlerin bütünü ya da bu örgütlerin bulunduğu yer, °nezaret, °vekâlet

BAKANLIK : Turkish Turkish

u örgütün çalışmalarını yürüttüğü yapı

BAKAR MISINIZ ? : Turkish Turkish

seslenme ünlemi

BAKARA : Turkish Turkish

ıskambil kâğıdıyla oynanan bir kumar

BAKARAK : Turkish Turkish

göre

BAKARKÖR : Turkish Turkish

gözleri sağlam göründüğü halde göremeyen

BAKARKÖR : Turkish Turkish

çok dikkatsiz (kimse)

BAKARSIN : Turkish Turkish

kim bilir, belki, olur ki, ola ki

BAKAYA : Turkish Turkish

kalıntılar

BAKAYA : Turkish Turkish

(askerlikte) silah altına alınması bir sene sonraya kalan (er)

BAKİ : Turkish Turkish

sürekli, kalıcı, °daimi

BAKİ : Turkish Turkish

ir şeyden artan (miktar)

BAKI : Turkish Turkish

her yörede, özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye ya da kuzeye karşı konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak da doğal koşullarını saptayan durumu