Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
BARIŞ : Turkish Turkish

arışmak eylemi

BARIŞ : Turkish Turkish

savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum

BARIŞ GÖRÜŞ OLMAK : Turkish Turkish

her türlü dargınlığı unutarak barışmak

BARIŞÇI : Turkish Turkish

arışı seven, barışsever, sulhçu, sulhsever, °sulhperver

BARIŞÇI : Turkish Turkish

arışı amaçlayan, barışı öngören

BARIŞÇILIK : Turkish Turkish

arışçı olma durumu, kavgaya, savaşa karşı olma durumu

BARIŞIK : Turkish Turkish

ir kimse ya da bir şeyle uyum, uzlaşı içinde

BARIŞIK : Turkish Turkish

arış yapmış durumda

BARIŞIKLIK : Turkish Turkish

arışık olma durumu, barış, °sulh

BARIŞMA : Turkish Turkish

arışmak eylemi, uzlaşma, anlaşma

BARIŞMAK : Turkish Turkish

ıki taraf arasındaki dargınlığı kaldırmak, uzlaşmak, anlaşmak

BARIŞSEVER : Turkish Turkish

arışçı, barışçıl, sulhçu, sulhsever, °sulhperver

BARIŞSEVERLİK : Turkish Turkish

arışsever olma durumu

BARIŞTIRMAK : Turkish Turkish

arışmalarını sağlamak, ara bulmak, (dargın olanların anlaşıp uzlaşması için) arabuluculuk etmek

BARİT : Turkish Turkish

oyacılık ve petrol sanayiinde kullanılan baryumoksit ya da baryumhidroksit

BARİTİN : Turkish Turkish

doğal baryum sülfat

BARİTON : Turkish Turkish

tenor ve bas arasındaki erkek sesi

BARİTON : Turkish Turkish

asso ile alto arasında ses veren pistonlu bir tür ağız çalgısı

BARİYER : Turkish Turkish

ir yerden bir yere geçişi önleyen engel, önleç

BARİYER : Turkish Turkish

ir çarpışmada taşıtın zarar görmesini önlemek için, ön ve arka uçlarına yatay olarak konmuş metal parça

BARİZ : Turkish Turkish

açık, göze çarpan, belirgin

BARİZLEŞMEK : Turkish Turkish

ir durum çok belirginleşmek, göze çarpmak, ºtebarüz etmek

BARKA : Turkish Turkish

üyük sandal

BARKAN : Turkish Turkish

çöllerde rüzgârın estiği yöne dikey, ay biçiminde kumul

BARKAROL, -LÜ : Turkish Turkish

venedik gondolcularının söz ve müziği önceden yazılmadan, içlerinden geldiği gibi doğaçtan söyledikleri şarkı