Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
BASKINLIK : Turkish Turkish

askın olma durumu, üstünlük, başatlık, dominantlık

BASKIRESİM : Turkish Turkish

taşbaskı, ağaçbaskı, oymabaskı vb. ile oluşturulan resim tekniği

BAŞKİŞİ : Turkish Turkish

ir yapıtta başrolde olan kişi, °kahraman

BASKISIZ : Turkish Turkish

hak ve özgürlükleri kısıtlanmamış

BASKISIZ : Turkish Turkish

disiplinsiz

BASKISIZ BÜYÜMEK : Turkish Turkish

serbest bir eğitimle yetişmek

BASKLARNET, -Tİ : Turkish Turkish

kalın sesli klarnet

BAŞKOMUTAN : Turkish Turkish

savaşta bir devletin bütün kara, deniz ve hava kuvvetlerine komuta eden en büyük komutan, başkumandan, °serdar

BAŞKOMUTANLIK : Turkish Turkish

aşkomutanın görevi ya da orunu

BAŞKONAKÇI : Turkish Turkish

asalağın en iyi geliştiği, dolayısıyla en çok yararlandığı ve yaşamaktan hoşlandığı konakçı

BAŞKONSOLOS : Turkish Turkish

en yüksek aşamadaki konsolos

BAŞKONSOLOSLUK : Turkish Turkish

aşkonsolosun görevi ya da orunu

BAŞKÖŞE : Turkish Turkish

ir yerin önemli, üstün sayılan bölümü

BASKÜL : Turkish Turkish

çoğunlukla bir kütleyi çok daha küçük bir kütle yardımıyla tartmaya yarayan aygıt

BASKÜL : Turkish Turkish

ıki kolu sırayla kalkıp inebilen, ortasından ya da uçlarından birine az çok yakın değişmez bir noktaya dayanan kaldıraç

BAŞKUMANDAN : Turkish Turkish

aşkomutan

BAŞKUMANDANLIK : Turkish Turkish

aşkomutanlık

BAŞKURT : Turkish Turkish

türklerin kıpçak kolundan, başkurdistan halkı ya da bu halkın soyundan olan kimse

BAŞKURTÇA : Turkish Turkish

aşkurt dili

BAŞLAHANA : Turkish Turkish

yaprakları sıkı, yuvarlak başlı lahana (brassica oleracea)

BAŞLAMA! : Turkish Turkish

(hoş olmayan bir davranışla ilgili olarak) yineleme anlamında buyruk

BAŞLAMAK : Turkish Turkish

ir işe girişmek, harekete geçmek

BAŞLAMAK : Turkish Turkish

çalışır, işler, yürür duruma girmek

BAŞLAMAK : Turkish Turkish

olmak, oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak

BAŞLAMAK : Turkish Turkish

görünmek