Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
BEİS, -E'Sİ : Turkish Turkish

engel, uymazlık

BEİS, -E'Sİ : Turkish Turkish

kötülük, zarar

BEJ : Turkish Turkish

sarıya çalan açık kahverengi

BEJ : Turkish Turkish

u renkte olan

BEK : Turkish Turkish

ve ds sert, katı; sağlam

BEK : Turkish Turkish

savunucu

BEK : Turkish Turkish

havagazı lambasının ucu

BEK : Turkish Turkish

ir alev ya da sıcak bir hava akımı üreten laboratuvar aygıtı

BEKA : Turkish Turkish

kalıcılık, ölmezlik

BEKAR : Turkish Turkish

diyezli ya da bemollü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren müzik imi

BEKÂR : Turkish Turkish

evlenmemiş kimse

BEKÂR : Turkish Turkish

evli olduğu halde ailesinden ayrı, yalnız yaşayan kimse

BEKÂR : Turkish Turkish

ailesiz olarak

BEKÂR KALMAK ( YA DA YAŞAMAK) : Turkish Turkish

evlenmemek, evlenmemiş olmak

BEKÂR KALMAK ( YA DA YAŞAMAK) : Turkish Turkish

ölüm ya da boşanma nedeniyle eşini yitirmek

BEKÂR ODASI : Turkish Turkish

gelişigüzel düzenlenmiş, kadın eli değmemiş oda

BEKÂRET, -Tİ : Turkish Turkish

kız oğlan kız olma durumu, kızlık, erdenlik

BEKÂRET, -Tİ : Turkish Turkish

saflık, temizlik, masumluk

BEKÂRET, -Tİ : Turkish Turkish

doğallık, tazelik, yenilik

BEKÂRLIK : Turkish Turkish

ekâr olma durumu

BEKÂRLIK SULTANLIK : Turkish Turkish

ekârlığın evlilikten daha rahat olduğunu anlatır

BEKAS : Turkish Turkish

çulluk

BEKÇİ : Turkish Turkish

ir şeyi ya da bir yeri bekleyip korumakla görevli kimse

BEKÇİLİK : Turkish Turkish

ekçinin yaptığı iş

BEKÇİLİK ETMEK : Turkish Turkish

(bir şeyi) bekleyip korumak