Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
BEKTAŞİ BABASI : Turkish Turkish

ektaşi tarikatından olan derviş

BEKTAŞİ SIRRI : Turkish Turkish

çok iyi saklanan sır

BEKTAŞİKAVUĞU, -NU : Turkish Turkish

üyük ve güzel çiçekler veren, ılık iklimlerde yetişen bir kaktüs (echinocactus)

BEKTAŞİLİK : Turkish Turkish

ektaşi tarikatı

BEKTAŞİLİK : Turkish Turkish

ektaşi tarikatından olma durumu

BEKTAŞİÜZÜMÜ, -NÜ : Turkish Turkish

taşkırangillerden bir çalı (ribes grossularia)

BEKTAŞİÜZÜMÜ, -NÜ : Turkish Turkish

u çalının mayhoş, nohut büyüklüğünde, ak ya da kara yemişi

BEL : Turkish Turkish

ım, °işaret

BEL : Turkish Turkish

ınsan bedeninde göğüsle karın arasında daralmış bölüm

BEL : Turkish Turkish

u bölümün, sırtın altına rastlayan bölgesi

BEL : Turkish Turkish

hayvanlarda omuz başı ile sağrı arası

BEL : Turkish Turkish

dağ sırtlarında geçit veren çukur yer

BEL : Turkish Turkish

atmık, °meni, °sperma

BEL : Turkish Turkish

geminin orta bölümü

BEL : Turkish Turkish

toprağı kazmaya ya da kirizma yapmaya yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek ya da çatal biçiminde bir tarım aracı

BEL : Turkish Turkish

ses şiddetiyle ilgili birim

BEL BEL : Turkish Turkish

durgun, anlamsız bakmayı anlatan "bel bel bakmak" deyiminde geçer

BEL BAĞLAMAK : Turkish Turkish

inanmak, güvenmek

BEL BELLEMEK : Turkish Turkish

toprağı belle kazmak, kirizma yapmak

BEL KIRA KIRA : Turkish Turkish

kırıta kırıta, salına salına

BEL KIRMAK : Turkish Turkish

gövdeyi, belden sağa sola bükmek

BEL KÜNDESİ : Turkish Turkish

(güreşte) ellerin arkadan gelip, hasmın göbeği üzerinde kilitlenmesi yolundaki kündeleme

BEL VERMEK : Turkish Turkish

(duvar gibi dik şeyler) dışarıya doğru ya da (tavan gibi yatay şeyler) aşağıya doğru kamburlaşmak

BEL VERMEK : Turkish Turkish

destek olmak

BELA : Turkish Turkish

ıçinden çıkılması güç, sakıncalı, sıkıntılı durum