Turkish
BELA : Turkish Turkish
üyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay ya da kimse
BELA : Turkish Turkish
hak edilen ceza
BELA : Turkish Turkish
(ıstenmedik bir davranışa zorlayan) etki
BELA ARAMAK : Turkish Turkish
kavga çıkarmak için fırsat aramak
BELA ÇIKARMAK : Turkish Turkish
kavga çıkarmak
BELA OKUMAK : Turkish Turkish
irine beddua etmek
BELA YI SATIN ALMAK : Turkish Turkish
göz göre göre belayı üstüne çekmek
BELAGAT, : Turkish Turkish
ıyi konuşma, sözle inandırma yeteneği
BELAGAT, : Turkish Turkish
söz sanatlarını inceleyen bilgi dalı, sözbilim, °retorik
BELAGAT, : Turkish Turkish
konuyu bütün yönleriyle kavrayarak, hiçbir yanlış ve eksik anlayışa yer bırakmayan, yorum gerektirmeyen, yapmacıktan uzak, düzgün anlatma sanatı
BELAGAT, : Turkish Turkish
ir şeyde gizli olan derin anlam
BELAGATLİ : Turkish Turkish
elagati olan
BELAHAT, -Tİ : Turkish Turkish
alıklık
BELALAR MÜBAREĞİ : Turkish Turkish
istenilmeyen, kaçınılan bir durumun gerçekleştiği bildirilirken alay yollu söylenir
BELALI : Turkish Turkish
yorucu, üzücü, can sıkıcı
BELALI : Turkish Turkish
kavgacı, °şirret
BELALI : Turkish Turkish
yolsuz kadınların zorba dostu
BELASINI BULMAK : Turkish Turkish
hak ettiği cezayı görmek
BELAYA ÇATMAK (GİRMEK YA DA UĞRAMAK) : Turkish Turkish
eklenmedik bir belayla karşılaşmak
BELAYA UĞRAMAK : Turkish Turkish
çok kötü bir durumla karşılaşmak
BELAYI BERZAH : Turkish Turkish
içinden çıkılması pek güç olan bela
BELBAĞI : Turkish Turkish
kuşak, kemer, uçkur
BELCE : Turkish Turkish
ıki kaş arası
BELCİ : Turkish Turkish
el kullanarak çalışan işçi
BELDE : Turkish Turkish
şehir
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani