Turkish
BELİRLENİM : Turkish Turkish
elirli duruma gelme işi
BELİRLENİM : Turkish Turkish
ir kavramın anlamının, içeriğinin, yapısının ya da sınırlarının saptanması, tam olarak belirlenmesi işi, gerektirim, °determinasyon
BELİRLENİMCİ : Turkish Turkish
elirlenimcilik yanlısı olan (kimse), gerekirci, °determinist
BELİRLENİMCİLİK : Turkish Turkish
her olayın başka olayların gerekli ve kaçınılmaz bir sonucu olduğunu ileri süren öğreti, gerekircilik, °determinizm
BELİRLENME : Turkish Turkish
elirlenmek eylemi
BELİRLENMEK : Turkish Turkish
elirli duruma getirilmek
BELİRLENMEZCİ : Turkish Turkish
elirlenmezcilik yanlısı olan (kimse), yadgerekirci, °indeterminist
BELİRLENMEZCİLİK : Turkish Turkish
nedensellik yasasına bağlı olmayan, bir nedene bağlanmayan olay ve durum- ların da bulunduğunu öne süren görüş, yadgerekircilik, °indeterminizm
BELİRLENMEZCİLİK : Turkish Turkish
ınsan istencinin hiçbir koşula bağlı olmadığını, içinde bulunduğu koşullarla belirlenmediğini, insanın özgür istencinin nedensellik yasasına bağlı olmadığını savunan görüş, °indeterminizm
BELİRLEYİCİ : Turkish Turkish
ir şeyi belirleyen, açıklıkla ortaya koyan
BELİRLİ : Turkish Turkish
açık ve kesin olarak sınırlanmış ya da kararlaştırılmış olan, °muayyen
BELİRLİ GEÇMİŞ : Turkish Turkish
eylemin belirttiği kavramın, içinde bulunulan zamandan önce olup bittiğini kesinlikle bildiren kip,
dili geçmiş
BELİRLİLİK : Turkish Turkish
elirli olma durumu
BELİRME : Turkish Turkish
elirmek eylemi, ºtebellür etme
BELİRMEK : Turkish Turkish
(önce belli ya da görünür olmayan bir şey) ortaya çıkmak, tezahür etmek
BELİRMEK : Turkish Turkish
(bir düşünce ya da durum) kesin bir biçim almak, tebellür etmek
BELİRMEK : Turkish Turkish
ıyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek
BELİRSİZ : Turkish Turkish
elirli olmayan, °gayri muayyen
BELİRSİZLEŞMEK : Turkish Turkish
elirsiz bir niteliğe bürünmek
BELİRSİZLİK : Turkish Turkish
elirsiz olma durumu, °müphemiyet
BELİRTEÇ : Turkish Turkish
ir eylemin, bir sıfatın ya da bir başka belirtecin anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, soru kavramları bakımından etkileyen sözcük, °zarf: çok konuşuyor. erken gelince şaşırdık. en fazla kazanan en çok çalışandır gibi
BELİRTEN : Turkish Turkish
tamlayan
BELİRTİ : Turkish Turkish
ir olayın ya da durumun anlaşılmasına yardım eden şey, °alamet, °nişan, °nişane: "her geçen saat iyileşme belirtileri artıyordu."
a. sayar
BELİRTİ : Turkish Turkish
vücuttaki işlevsel bir bozukluğun ya da hastalığın tanınmasını, anlaşılmasını kolaylaştıran olgu, bulgu, °semptom
BELİRTİBİLİM : Turkish Turkish
konusu hastalık belirtileri olan hekimlik dalı, °semptomatoloji
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani