Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
BEŞİZ : Turkish Turkish

eşi bir arada doğan (kardeşler)

BEŞİZÇİÇEĞİ : Turkish Turkish

pembe, leylak ya da beyaz çiçekleri olan afrika kökenli bodur ağaççık

BEŞİZLİ : Turkish Turkish

eş tanesi bir arada olan

BEŞKANATÇIK : Turkish Turkish

yaprakları genellikle beşli olan, himalayalar'da yetişen ağaççık

BEŞKARDEŞ : Turkish Turkish

şamar, tokat, sille

BESLE KARGAYI, OYSUN GÖZÜNÜ : Turkish Turkish

nankörlük edenler için söylenir

BESLEK : Turkish Turkish

esleme, hizmetçi

BESLEME : Turkish Turkish

eslemek eylemi

BESLEME : Turkish Turkish

evlatlık olarak alınan, ev işlerinde çalıştırılan kız

BESLEME : Turkish Turkish

herhangi bir kuruluşu, onun maddi yardımları nedeniyle körü körüne destekleyen

BEŞLEME : Turkish Turkish

eşlemek eylemi

BEŞLEME : Turkish Turkish

divan edebiyatında bir gazelin her beytinin başına üç dize katılması durumu, °tahmis

BESLEME BASIN : Turkish Turkish

çıkar uğruna, tekellerin, holdinglerin görüşlerini savunan basın

BESLEME GİBİ : Turkish Turkish

giydiğini kendine yakıştıramayan (kız)

BESLEMEK : Turkish Turkish

ir canlının yaşaması, gelişmesi, varlığını sürdürebilmesi için gerekli besini vermek

BESLEMEK : Turkish Turkish

yiyecek ve içecek gibi zorunlu gereksinimlerini sağlamak

BESLEMEK : Turkish Turkish

yedirmek

BESLEMEK : Turkish Turkish

semirtmek

BESLEMEK : Turkish Turkish

eklenmek, katılmak, çoğaltmak

BESLEMEK : Turkish Turkish

ir şeyi korumak ya da sağlamca durmasını sağlamak için, çevresini ya da altını desteklemek, doldurmak, pekiştirmek

BESLEMEK : Turkish Turkish

yetiştirmek

BESLEMEK : Turkish Turkish

ıyi duruma gelmesini sağlamak

BESLEMEK : Turkish Turkish

ir duyguyu gönülde yaşatmak

BEŞLEMEK : Turkish Turkish

ir işi beş kez yapmak

BEŞLEMEK : Turkish Turkish

ir şeyin sayısını beşe çıkarmak