Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
BİBLO : Turkish Turkish

çeşitli maddelerden yapılan yontu, vazo gibi zarif, küçük süs eşyası

BİBLO GİBİ : Turkish Turkish

ufak tefek, zarif (kız)

BIÇAK : Turkish Turkish

ir sap ve çelik bölümden oluşan kesici araç

BIÇAK : Turkish Turkish

çeşitli kesme işlerinde kullanılan keskin ağızlı araç

BIÇAK : Turkish Turkish

jilet

BIÇAK ALTINA YATMAK : Turkish Turkish

(insan için) ameliyat olmak

BIÇAK ATMAK : Turkish Turkish

ir hedefe bıçak fırlatmak

BIÇAK ATMAK : Turkish Turkish

ıçaklamak

BIÇAK ATMAK : Turkish Turkish

ameliyat etmek

BIÇAK BIÇAKA GELMEK : Turkish Turkish

ıçakla birbirine saldıracak kadar zorlu kavga etmek

BIÇAK ÇEKMEK : Turkish Turkish

üzerindeki bıçağı birden ele alarak birine saplamaya hazırlanmak

BIÇAK GİBİ : Turkish Turkish

keskin

BIÇAK GİBİ KESMEK : Turkish Turkish

çok keskin olmak

BIÇAK GİBİ KESMEK : Turkish Turkish

irdenbire ve tümüyle ortadan kaldırmak

BIÇAK GİBİ SAPLANMAK : Turkish Turkish

(sancı, ağrı) birden ve güçlü olarak gelmek

BIÇAK KEMİĞE DAYANMAK : Turkish Turkish

artık katlanılamayacak bir duruma gelmek

BIÇAK KININI KESMEZ : Turkish Turkish

kötüler yararlandıkları kimselere kötülük etmekten çekinirler

BIÇAK SİLMEK : Turkish Turkish

ir işi bitirmek

BIÇAK SIRTI : Turkish Turkish

ıçağın keskin olmayan, kalınca bırakılan tarafı

BIÇAK SIRTI : Turkish Turkish

çok az, çok yakın

BIÇAK SIRTI : Turkish Turkish

tehlikeli, korkulu durum ya da yer

BIÇAK YARASI ONULUR, DİL YARASI ONULMAZ : Turkish Turkish

hakaret, ağır söz gibi gönül kırıcı davranışların hiçbir zaman unutulmayacağını anlatır

BIÇAK YEMEK : Turkish Turkish

ıçaklanmak

BIÇAKÇI : Turkish Turkish

ıçak ve daha başka kesici araçlar yapan ya da satan kimse

BIÇAKÇILIK : Turkish Turkish

ıçak ve benzeri şeyleri yapma ya da satma işi