Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
AÇAN : Turkish Turkish

açmak işini yapan

AÇAN : Turkish Turkish

oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, "büken" karşıtı

ACAR : Turkish Turkish

atılgan, gözü pek, yılmaz, kabına sığmaz

ACAR : Turkish Turkish

güçlü, becerikli

ACAR : Turkish Turkish

yeni

ACAR : Turkish Turkish

kuzeybatı kafkasya'da yaşayan gürcü soyundan halk

AÇAR : Turkish Turkish

anahtar

AÇAR : Turkish Turkish

ıştah açmak için yemekten önce içilen genellikle alkollü içki, °aperitif

ACARA : Turkish Turkish

kadın erkek birlikte oynanan eski bir halk oyunu

ACARLAMAK : Turkish Turkish

acar duruma getirmek

ACARLAŞMAK : Turkish Turkish

acar duruma gelmek

ACAYİP : Turkish Turkish

sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, şaşılacak, şaşmaya değer, garip, yadırganan, yabansı

ACAYİP : Turkish Turkish

şaşma anlatır

ACAYİP OLMAK : Turkish Turkish

yadırganacak bir duruma girmek

ACAYİPİNE GİTMEK : Turkish Turkish

yadırgamak; tuhafına gitmek

ACAYİPLEŞMEK : Turkish Turkish

yadırganacak bir duruma girmek

ACAYİPLİK : Turkish Turkish

acayip olma durumu, yabansılık, gariplik, tuhaflık

AÇÇELERANDO : Turkish Turkish

parçanın çalınırken gittikçe hızlandırılacağını anlatır

ACELE : Turkish Turkish

çabuk davranma zorunluğu, ivedi, ivecenlik

ACELE : Turkish Turkish

vakit geçirmeden, tez olarak

ACELE ACELE : Turkish Turkish

çabuk çabuk, hızlı olarak, büyük bir çabuklukla

ACELE ETMEK : Turkish Turkish

ivmek

ACELE ETMEK : Turkish Turkish

ivedilenmek, çabuk davranmak

ACELE ETMEK : Turkish Turkish

telaş etmek, sabırsızlanmak

ACELE İŞE ŞEYTAN KARIŞIR : Turkish Turkish

düşünüp taşınmadan, ivedi olarak yapılan işten iyi sonuç beklenmemesi gerektiğini anlatır