Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
AĞIZLIK : Turkish Turkish

ir şeyin başladığı yer

AĞIZLIK : Turkish Turkish

huni

AĞIZLIKÇI : Turkish Turkish

ağızlık yapan ya da satan kimse

AĞIZOTU, -NU : Turkish Turkish

topları ateşlemek için falyaya konan ve barutun patlamasına neden olan madde, fünye içindeki patlayıcı

AĞIZSIL : Turkish Turkish

ağızla ilgili

AĞIZSIL ÜNLÜ : Turkish Turkish

geniz yoluna kaymadan çıkan ünlü

AĞIZSILAŞMA : Turkish Turkish

ir genizsi sesin ağızsı sese dönüşmesi

AĞIZSILAŞTIRMA : Turkish Turkish

söyleşi sırasında bir sesin genizsiliğini yok etme ya da hafifletme

AĞIZSIZ : Turkish Turkish

ağzı olmayan

AĞIZSIZ : Turkish Turkish

yumuşak huylu ve sessiz

AĞIZSIZLAR : Turkish Turkish

ağzı olmayan, ağız yerinde çevresinde kirpikler dizili bulunan asalaklar takımı

AĞKEPÇE : Turkish Turkish

alıkçılıkta kullanılan ağdan örülerek yapılan uzun saplı sepet

AĞKURDU, -NU : Turkish Turkish

en çok elma ve erik ağaçlarına zarar veren bir böcek ( hayponomenta malinelus)

AĞLAMA : Turkish Turkish

ağlamak eylemi

AĞLAMA DUVARI : Turkish Turkish

musevilikte dinsel bir yapı

AĞLAMAK : Turkish Turkish

üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık, aldanma vb.'nin etkisiyle gözyaşı dökmek

AĞLAMAK : Turkish Turkish

ağaç budandığında kesilen yerlerden besisuyu akmak

AĞLAMAK : Turkish Turkish

sızlanmak, yakınmak

AĞLAMAK : Turkish Turkish

ılgilenmek, derdini paylaşmak

AĞLAMAKLI : Turkish Turkish

ağlar gibi olan

AĞLAMAKLI OLMAK : Turkish Turkish

ağlayacak duruma gelmek

AĞLAMAYAN ÇOCUĞA MEME VERMEZLER : Turkish Turkish

hakkını aramasını bilmeyen kimsenin işi görülmez

AĞLAMSAMAK : Turkish Turkish

ağlar gibi olmak, ağlamaklı olmak

AĞLAMSI : Turkish Turkish

ağlar gibi görünen ya da söz söyleyen

AĞLAMSIK : Turkish Turkish

vara yoğa ağlayan, sulu gözlü