Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
AHENK, -Gİ : Turkish Turkish

uyuşma, anlaşma

AHENK, -Gİ : Turkish Turkish

çalgılı eğlence, alaturka müzik

AHENKLİ : Turkish Turkish

uyumlu, ölçülü, vezinli, °mevzun, °armonik

AHENKLİ : Turkish Turkish

eğlenceli

AHENKSİZ : Turkish Turkish

uyumsuz, ölçüsüz, tatsız

AHENKSİZ : Turkish Turkish

eğlencesiz

AHESTE : Turkish Turkish

yavaş, ağır

AHESTE AHESTE : Turkish Turkish

yavaş yavaş

AHESTE BESTE : Turkish Turkish

yavaş yavaş, ağır ağır

AHFAT : Turkish Turkish

torunlar, soy

AHFEŞ'İN KEÇİSİ GİBİ BAŞINI SALLAMAK : Turkish Turkish

söylenen sözü anlamadan kafa sallayarak onaylamak

AHİ : Turkish Turkish

ahilik örgütünden olan kimse

AHI GİTMİŞ VAHI KALMIŞ : Turkish Turkish

ir kişinin ya da bir şeyin eski çekiciliği, güzelliği kalmamış

AHI TUTMAK : Turkish Turkish

irinin ilenmeleri gerçekleşmek

AHİLİK : Turkish Turkish

kökü eski türk töresine dayanan, birkaç yüzyıl önce anadolu'da yüksek bir gelişim gösteren esnaf, zanaatçı, çiftçi gibi bütün çalışma kollarını içine alan örgüt

AHIM ŞAHIM : Turkish Turkish

değer verilecek, güzel, beğenilecek nitelikte olan

AHİR : Turkish Turkish

son, sonraki, °âhır

AHİR : Turkish Turkish

sonra, en sonra, sonunda

AHIR : Turkish Turkish

evcil büyükbaş hayvanların barındığı kapalı yer, hayvan damı

AHİR VAKİT : Turkish Turkish

insan ömrünün son yılları

AHİR ZAMAN : Turkish Turkish

son zaman

AHİR ZAMAN : Turkish Turkish

(halk inanışına göre) dünyanın son günleri, kıyametin kopmak üzere bulunduğu günler ya da yıllar

AHİR ZAMAN PEYGAMBERİ : Turkish Turkish

müslümanlarca son peygamber olduğuna inanılan hazreti muhammet

AHIRA ÇEVİRMEK : Turkish Turkish

ir yeri pis, bakımsız, dağınık, harap duruma getirmek

AHİREN : Turkish Turkish

son zamanlarda, son günlerde, yakınlarda