Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
AHMAKLAŞMAK : Turkish Turkish

ahmak duruma gelmek, aptallaşmak

AHMAKLAŞMAK : Turkish Turkish

ir an için şaşalayıp bocalamak

AHMAKLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

ahmaklaşmasına neden olmak, aptallaştırmak

AHMAKLIK : Turkish Turkish

anlağı az gelişmiş olma durumu, budalalık, anlayışsızlık, akılsızlık, geri zekâlılık

AHNIT : Turkish Turkish

sakat, hasta, kötürüm

AHNIT : Turkish Turkish

akılsız, aptal

AHRAZ : Turkish Turkish

dilsiz, sağır ve dilsiz

AHRET ADAMI : Turkish Turkish

dünya işleriyle ilgisini kesip ibadetle uğraşan kimse

AHRET KARDEŞİ : Turkish Turkish

inanç ve ibadetle birbirinden ayrılmayan ve bu ilişkiyi ahrette de sürdüreceklerini düşünen kimselere verilen ad

AHRET SUALİ : Turkish Turkish

gereksiz ve usandırıcı soru

AHRET YOLCULUĞU : Turkish Turkish

ölüm

AHRET, -Tİ : Turkish Turkish

dinsel inanışa göre, insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve tanrı'ya hesap vereceği yer, öbür dünya

AHRETİ ( YA DA ÖBÜR DÜNYAYI) BOYLAMAK : Turkish Turkish

ölmek

AHRETİNİ YAPMAK ( YA DA ZENGİNLEŞTİRMEK) : Turkish Turkish

iyilikleriyle sevap kazanmak

AHRETLİK : Turkish Turkish

esleme kız

AHRETLİK : Turkish Turkish

(öbür dünyaya hazırlık olarak) yapılan iyilikler

AHRETLİK : Turkish Turkish

ahret kardeşi olan kadınlardan her biri

AHRETTE ON PARMAĞI (İKİ ELİ) YAKASINDA OLMAK : Turkish Turkish

ahrette birinden davacı olmak

AHŞA : Turkish Turkish

ınsanın, hayvanın göğsü ve karnı içindeki organlar, bağırlar

AHŞAP : Turkish Turkish

ağaçtan, tahtadan yapılmış

AHTAPOT GİBİ : Turkish Turkish

sırnaşık, yapışkan kimse

AHTAPOT, -TU : Turkish Turkish

kafadanbacaklılardan, dokunaçlı bir mürekkepbalığı türü (octopus)

AHTAPOT, -TU : Turkish Turkish

genellikle burun zarı üzerinde çıkan bir çeşit ur, °polip

AHU : Turkish Turkish

ceylan

AHU : Turkish Turkish

güzel, ince, zarif kadın