Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
(BİR ŞEYİ BİRİNE) ÇOK GÖRMEK : Turkish Turkish

ir kimsenin bir davranışını yadırgamak

(BİR ŞEYİ BİRİNE) HARAM ETMEK : Turkish Turkish

o şeyden umulan yarar ve rahatı tattırmamak

(BİR ŞEYİ EKMEĞE) KATIK ETMEK : Turkish Turkish

ekmeğin çok, yemeğin az olduğu durumlarda yemeği ölçülü yemek

(BİR ŞEYİ YA DA BİR KİMSEYİ) GÖLGEDE BIRAKMAK : Turkish Turkish

ondan çok daha başarılı olmak

(BİR ŞEYİ YA DA BİR ŞEYE) NİŞAN KOYMAK : Turkish Turkish

ilerde tanıyabilmek ya da ölçebilmek için bir şeyin durumunu, onun herhangi bir özelliğini akılda tutmak ya da iz bırakmak

(BİR ŞEYİ YA DA KENDİNİ) SİPER ETMEK : Turkish Turkish

ir şey ya da bir kimse için kendini tehlikeye atmak

(BİR ŞEYİ) ANLATA ANLATA BİTİREMEMEK : Turkish Turkish

ir şeyden çok söz etmek, övmek

(BİR ŞEYİ) ÇORBA ETMEK : Turkish Turkish

karıştırmak

(BİR ŞEYİ) DENKİNE GETİRMEK : Turkish Turkish

punduna getirmek

(BİR ŞEYİ) DİLLİDÜDÜK ETMEK : Turkish Turkish

ir haberi herkese yaymak

(BİR ŞEYİ) FIRSAT BİLMEK : Turkish Turkish

ir şeyden belli bir amaçla hemen yararlanmak

(BİR ŞEYİ) GARANTİ ETMEK : Turkish Turkish

o şeyle ilgili olarak güvence vermek

(BİR ŞEYİ) GARANTİ ETMEK : Turkish Turkish

ir işin gerçekleşmesi için gerekli önlemleri almak

(BİR ŞEYİ) GÂVUR ETMEK : Turkish Turkish

oşuna harcamak, yerinde harcamamış olmak, işe yaramaz duruma getirmek

(BİR ŞEYİ) GERİ VERMEK : Turkish Turkish

aldığı yere ya da kimseye vermek

(BİR ŞEYİ) GÖZÜ GİBİ SAKINMAK (SAKLAMAK YA DA ESİRGEMEK) : Turkish Turkish

ir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak

(BİR ŞEYİ) GÖZÜ GİBİ SEVMEK : Turkish Turkish

pek çok sevmek

(BİR ŞEYİ) HAZIR ETMEK : Turkish Turkish

hemen kullanabilecek duruma getirmek

(BİR ŞEYİ) HEDEF ALMAK : Turkish Turkish

- nişan almak

(BİR ŞEYİ) HEDEF ALMAK : Turkish Turkish

ulaşılmak istenen amaca, ereğe göre davranmak

(BİR ŞEYİ) HEDEF ALMAK : Turkish Turkish

(bir kimseyi, bir yeri) yıpratmak, eleştirmek amacıyla karşısına almak

(BİR ŞEYİ) HESAPTAN DÜŞMEK : Turkish Turkish

hesaptan, borçtan, alacaktan indirmek, çıkarmak

(BİR ŞEYİ) İÇİ KABUL ETMEMEK : Turkish Turkish

(bir şeyden) midesi bulanmak

(BİR ŞEYİ) KENDİ HALİNDE BIRAKMAK : Turkish Turkish

üzerinde çalışmayarak geliştirmemek ya da bakımsız bırakmak; işlememek

(BİR ŞEYİ) KİR GÖTÜRMEK : Turkish Turkish

ir şey çok kirli olmak