Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
AKIBET, -Tİ : Turkish Turkish

genellikle kötü son, sonuç

AKIBET, -Tİ : Turkish Turkish

sonunda, eninde sonunda

AKIBETİNE UĞRAMAK : Turkish Turkish

irinin düştüğü kötü duruma düşmek

AKICI : Turkish Turkish

akma özelliği olan

AKICI : Turkish Turkish

kolay söylenebilen, okunabilen, anlamca açık (anlatım), °selis

AKICI ÜNSÜZ : Turkish Turkish

ciğerlerden gelen havanın, ağız boşluğundaki yarı kapalı bir engele çarpmasıyla oluşan bol sesli ünsüz

AKICILIK : Turkish Turkish

akıcı olma durumu

AKICILIK : Turkish Turkish

söz, yazı ve anlatımın akıcı olma özelliği, °selaset

AKİDE : Turkish Turkish

ir şeye inanarak bağlanış, inan, inan bağı, din inancı

AKİDE : Turkish Turkish

ir düşünme disiplini, öğreti, °doktrin

AKİDE : Turkish Turkish

şekerin kaynatılarak ağda durumuna getirilmesi yoluyla yapılmış renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen şeker, daha çok "akide şekeri" biçiminde kullanılır

AKİDESİ BOZUK : Turkish Turkish

inancı zayıf olan (kimse)

AKİDEYİ BOZMAK : Turkish Turkish

doğru bilinen bir inanış ya da gidişten ayrılmak

AKİK : Turkish Turkish

yüzük taşı, mühür gibi şeyler yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş; kalseduan kuvarsının bir türüdür

AKİL : Turkish Turkish

akıllı

AKİL BALİĞ : Turkish Turkish

döl verebilecek duruma gelmiş olan, erin, ergen, erişkin, °kâhil

AKİLANE : Turkish Turkish

akıllıca

AKILCI : Turkish Turkish

usçu, °rasyonalist

AKILCILIK : Turkish Turkish

usçuluk, °rasyonalizm, °akliyat

AKILDIŞI : Turkish Turkish

akla, gerçeğe, uygun olmayan

AKILDIŞI : Turkish Turkish

usdışı, °irrasyonel, °gayri akli

AKILDİŞİ, -Nİ : Turkish Turkish

yirmi yaş sıralarında altlı üstlü ve sağlı sollu, en içeride çıkan azıdişi, yirmi yaş dişi

AKILLANDIRMAK : Turkish Turkish

usunu kullanmasını, doğru düşünmesini sağlamak

AKILLANMAK : Turkish Turkish

karşılaşılan olayların sonuçların-dan yararlanarak davranmak

AKILLANMAK : Turkish Turkish

uslanmak