Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
AKLAMAK : Turkish Turkish

suçsuz ya da borçsuz olduğu yargısına vararak birini, bir topluluğu temize çıkarmak, °tebriye etmek, °ibra etmek

AKLAMAK : Turkish Turkish

mahkemede sanığı beraat ettirmek

AKLAN : Turkish Turkish

sularını bir denize ya da göle gönderen bölge, eğim, akıntı, °maile

AKLAN : Turkish Turkish

ir dağ sırasının yamaçlarından her biri

AKLANMAK : Turkish Turkish

ak olmak, temizlenmek

AKLANMAK : Turkish Turkish

ir dava sonunda temiz ve ilişiksiz çıkmak, temize çıkmak, °beraat etmek

AKLAŞMAK : Turkish Turkish

ak duruma gelmek, ağarmak, beyazlaşmak

AKLİ : Turkish Turkish

akılla ilgili, akla dayanan, ussal, °rasyonel

AKLI : Turkish Turkish

akı bulunan

AKLI KARALI : Turkish Turkish

akı ve karası olan, beyazlı siyahlı

AKLIK : Turkish Turkish

ak olma durumu

AKLIK : Turkish Turkish

kadınların makyaj için yüzlerine sürdükleri beyaz bir sıvı

AKLINCA : Turkish Turkish

düşüncesine göre

AKLISELİM : Turkish Turkish

sağduyu

AKLİYAT, -TI : Turkish Turkish

yoluyla kazanılan bilgiler, ussal bilgiler

AKLİYAT, -TI : Turkish Turkish

akliyat okulundan olan, °rasyonalizm

AKLİYE : Turkish Turkish

akıl hastalıklarıyla ilgili hekimlik kolu

AKLİYE : Turkish Turkish

akıl hastalıklarıyla ilgili hastane bölümü

AKLİYE : Turkish Turkish

usçuluk

AKLİYECİ : Turkish Turkish

akıl hastalıkları hekimi

AKMA : Turkish Turkish

akmak eylemi

AKMA : Turkish Turkish

eçine

AKMADDE : Turkish Turkish

demet durumundaki sinir liflerinden oluşan beynin iç, omuriliğin dış tabakası

AKMAK, -AR : Turkish Turkish

(sıvı maddeler ya da çok ince taneli katı maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek

AKMAK, -AR : Turkish Turkish

(bu gibi maddeler) aşağıya, yere düşmek